Bir gün önce öğlen vakitlerinde kuru fasulye ve nohut ıslatılır. En az 3-4 saat suda kalmalılar. Akşam olunca nohutlar ve fasulyeler haşlanır. Arzuya bağlı olarak ikisi aynı tencerede kaynatılabilir. Pişme süreleri aynı olduğu için sorun olmuyor. Buğday büyük tencereye (aşure tenceresi ya da hayır tenceresi diye bilinen tencerelerden) konur. Buğdayın üç parmak üzerine geçecek kadar su ilave edilerek yaklaşık yarım saat kısık ateşte kaynatılır. Favalık bakla da kaynatılır. Hepsi suyu ile sabaha kadar saklanır.
Bu arada susam, çam fıstığı, badem kavrulur. Soğuyunca kapaklı kaplara alınır. Badem önce bir taşım kaynatılır. Bir tanesi alınıp kabuğundan ayrılıyor mu diye kontrol edilir. Kolayca ayrılıyorsa ocaktan alınıp soğuk sudan geçirilir. Ilınınca kabukları soyulup ortadan ikiye bölünür. Bu işlem bıçağın tersi ile yapılırsa bademin doğal ayrımını takip etmesi daha kolay oluyor. Yağsız olarak tavada sırasıyla susam, çam fıstığı ve badem sürekli karıştırarak kavrulur. Yakmamaya özen gösterilmeli tabi.
Nar ayıklanır, saklama kabına alınır. Kuş üzümünün varsa eğer sapları ayıklanır. Eskiden çok çöplü olurdu. Ama son yıllarda pek çöplü değiller. Gerekliyse ayıklanır. Kuru üzüm, kuru kayısı, kuru incir soğuk suya konup şişmeye bırakılır.
Sabah olunca bakliyatlar süzülerek buğdayın üzerine ilave edilir. Üzerine kaynar su ilave edilerek kaynamaya bırakılır. Pirinç ile kuru üzüm aynı kapta kaynatılır. Pirinçler uzayıp yumuşayınca içindeki su ile birlikte büyük tencereye eklenir. Aşurenin dibinin tutmaması için sık sık karıştırılır. Dibi tutarsa aşurede yanık kokusu olacaktır ki bunu hiç istemeyiz.
Eğer aşure çorbası yapmak istenirse bu aşamada birkaç kepçe ayrılabilir. Artık suda şişen kuru ve taze meyveler ince ince dilimlenerek aşureye ilave edilir. Kuru incir aşureyi karartabilir. Bunu önlemek için istenirse incirler bir taşım kaynatılıp kara suyu dökülebilir. Portakal kabuğu ister iri olarak rendelenir ister kibrit çöpü şeklinde doğranır. Sevenler portakalı alt ve üstünden birer kapak çıkardıktan sonra tavla zarı şeklinde doğrayarak koyabilir. Ben rendelemeyi tercih ediyorum.
Gül suyu ve damla sakızı (dövülerek) aşureye ilave edilir. Çubuk tarçın ve karanfil bir cezvede kaynatılır. Çay süzgüsü ile suyu süzülerek aşureye dökülür. Su bardağına nişasta konur. Süt ile sulandırılarak aşureye katılır, karıştırılır ki topaklanmasın. Geri kalan süt de tencereye ilave edilir. Bu aşama da aşurenin suyu kontrol edilir. Şeker ilave edilince sulanacağı hesaba katılarak gerekliyse kaynar su ilave edilir. Aslında su kontrolü her aşamada gözlemlemeli, gerektikçe kaynar su eklenmelidir.
Son olarak şeker ilave edilir. Artık kaynayıncaya kadar mümkünse sürekli karıştırılmalı. Gerekliyse kısa süre karıştırma bırakılabilir. Çünkü şeker koyduktan sonra aşurenin dibi tutuyor. Aşure birkaç yerinden kaynayınca ocak kapatılır. Kısa bir süre olsa da (10 dk) demlenmeye bırakılır.
Tabaklara pay edilirken aşure sürekli karıştırılmalı çünkü meyveler yüzeyde bakliyatlar dibinde oluyor. Karıştırarak tabaklarda meyve ve bakliyatların eşit şekilde olması sağlanır.
Üzeri süsleme malzemelerinden istediklerimizle süslenip servis edilir. Önce tarçın (Tarçın küçük delikli tuzluğa konup kullanılmalı) üzerine susam serpilir. Diğer çerezler şekil vererek dizilir.
Hani aşure de sıcak sıcak bir başka güzel oluyor Soğuk olan alınmasın onu da severim ama sıcak olanın yeri ayrı Var mı benimle aynı fikirde olan ? Afiyet Olsun...